Gönderen Konu: True Crime: New York City  (Okunma sayısı 1123 defa)

Çevrimdışı яєαρєя

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.268
  • Puan 253
  • Cinsiyet: Bay
  • reaper
    • MSN Messenger - emicin6@hotmail.com
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
True Crime: New York City
« : 10 Ocak 2007, 11:14:10 »


Hatırlarsınız ilk True Crime'ı nasıl büyük bir heyecanla beklemiştik vakti zamanında. İlk çıkarması olan PlayStation 2'de yarattığı yankı hepimizin ilgisini çekmişti. PlayStation sahibi olmayanların bu ilgisini fark eden firma oyunu PC'ye uyarlamada gecikmedi. PlayStation'ın yakışıklılığından mıdır nedir oyunun PS2'de aldığı notlar 70'in üzerindeydi. Ama PC versiyonu PS2'dekiyle öyle bir tezat oluşturmuştu ki yaşadığımız hayal kırıklığı bile hissettiğimiz şaşkınlığın altında ezilmişti. Oyunun PC versiyonu tam bir faciaydı. Daha önce eleştirdiğimiz Dead to Rights'ın bile daha iyi olduğunu görmek gerçekten üzücü bir şeydi. Oyunun tamamen GTA kopyası olmasını bir yana bırakın PC'ye kontrol opsiyonu olmadan uyarlanması Activision'un adını kirletiyordu. Anlayacağınız gibi oyun birçok oyun otoritesi tarafından yerden yere vuruldu. Beğenenler de oyunun bir süre oynadıktan sonra ne kadar boş bir şey olduğunu anladılar. Ama yapımcılar o zamana kadar yapılan satışlardan memnun kalmış olacaklar ki, şuan True Crime 2 ile birlikteyiz. Cidden acayip mutluyum. Öyle ki aklıma buraya yazacak bir şey gelmiyor. İlk True Crime'ın GTA taklidi olduğunu söylemiştim. Oynamayanlarınız için söylüyorum. True Crime 2'de zenci bir karakteri yönlendiriyoruz... Neyse artık oyunun incelemesine geçelim. Zaten serinin öyle çok anlatılacak bir geçmişi yok.

-Babam öldü. Ne yapmalıyım? Hemen polis olayım.

Oyunun klişelik sınırlarını zorlayan bir senaryosu var. Ancak öyle olsa bile bunu artıya çevirebilen birçok oyun gördük. Özellikle Max Payne serisinin bu tür oyunların öncüsü olduğunu söyleyebiliriz. Ne yazık ki True Crime 2 bunu başaramıyor. Konu olarak önceleri asi takılan ve yasa dışı işlere bulaşan elemanımızın babasının cinayeti üzerine polis oluşunu işliyoruz. Ama True Crime 2 bu hikâyeyi oyunun geneline dağıtmamış. Sadece ilk bölümde karakterimizi yasa dışı takılırken görüyoruz. İkinci bölümde uyduruk bir training'in ardından direk polis oluveriyoruz. Geriye zaten hikâye namına bir şey yok. Belki True Crime 2 senaryo akışı konusunda ön plana çıksaydı şuan bulunduğu konumun çok üzerinde olurdu. Zaten Max Payne'leri çok özledik. Aynı tadı verebilen bir oyun her zaman kabul görecektir. Sonuç olarak True Crime 2 sahip olduğu klişe konuyu bile adam gibi bizlere aktaramıyor. Oyun yarıdan sonra falan polislik konusunda seçimleri bize bıraksa şu son moda light side-dark side olayına biz karar versek daha baştan bitik True Crime oynanabilir bir oyun olabilirdi. Ama yok yaa. Sanırım fazla büyük konuşuyorum...


Ee Grafik Yok?

Oyunun görüntü özellikleri sanki yalancı bir maske altında gibi. Görünüş itibariyle ilk bakışta ortalama bir düzeydeymiş gibi duruyorlar. Oyunun konsol çevrisi olmasını da göz önünde bulundurduğumuz zaman PlayStation 2'nin sınırlarında bir grafik kalitesi aldığımızı zannediyoruz. Ama durum maalesef düşündüğümüz gibi değil. Hatta daha da ileri gidip ilk True Crime'dan sonra yapımcıların yan gelip yattıklarını bile söyleyebilirim. Bu durumu belki belli bir dereceye kadar kabul edebiliriz. Ancak PlayStation 2 oyunu olmasına rağmen güzel görsellik sunan birçok oyun gördük. True Crime 2'yi onlarla kıyasladığımız zaman gerçekten arada büyük bir uçurum oluşuyor. Oyunun sürekli açık mekânlarda geçmesini veya çok fazla harita içermesini bu durumla ilişkilendirebiliriz. Fakat iş iyi optimize yapmaya geldikten sonra yapımcıların oyunu sadece GTA kopyası olması için uğraştıkları bariz bir biçimde ortaya çıkıyor. Her yapımcının tasarladığı oyundan beklentilerinin başında ticari amaç vardır tabii ki. Ama oyunu sadece bu gaye için piyasaya sürmek resmen oyuncuların iyi niyetini suiistimal etmek oluyor. İlk True Crime'ın satış çizelgesi nasıldı bilmiyorum ama oyunun PlayStation 2 ve PC gibi iki platforma çıktıktan sonra belli bir dereceye kadar başarılı olduğunu kabul etmek gerekir. İkinci oyunu yapmaya karar verdikten sonra aynı hataları neden tekrarlarlar hiç anlamıyorum. Grafik kulvarında True Crime 2 kısacası sınıfta kalıyor. Belki bir konuda sivrileceğini zannediyorsunuz ama ne efekt konusunda ne de modellemelerde oyundan başarı beklemeyin. Çevre grafikleri 2001 yılında fena sayılmayabilirdi. Ama 2006 yılında fenalar. Etkileşime girebildiğimiz objeler sadece yeşil yeşil parlayanlar olarak belirlenmiş. Bunları diğerlerinden ayırmak için söyledim. Normal olarak kutuları falan dağıtabiliyoruz. Fakat çevre grafikleri günümüzün hiçbir ekstrasından yararlanamamış. Çevre grafiklerinin herhangi bir Bump Mapping veya Anti Alliasing özelliği yok. Var olanlarda sadece göstermelik bir görsellik sunuyorlar. Karakter modellemeleri için sanırım çevre grafiklerinden daha iyi şeyler söyleyebilirim. Normal objelere göre daha derli toplu duruyorlar. Ama tabi grafik yapılandırmasını kurtaracak kadar büyük bir artı değiller. Doğrusunu isterseniz modellemeleri artı olarak görmek bile yanlış olabilir. Çünkü bildiğiniz gibi piyasada bu konuda üstün sayılmasa bile True Crime 2'yi katlayacak bir sürü oyun var. Efektler falan nasıl diye soracak olursanız ne diyeyim bilmiyorum. Efektler üç yıldır diğer aksiyon oyunlarında nasılsa öyleler. Ben şahsen TC 2'nin grafik motorundan herhangi bir şey alamadığımı düşünüyorum. İlk başta yeterli gibi görünseler de grafiklerde detaya inince sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor. Tüm bu söylediklerimden sonra eşittir dersek grafiklere 5 üzerinden 2 veriyorum. Karakter modellemelerinin fena olmaması 2 yıldızı sağlıyor. Yoksa daha aşağılara çekebilirim.

İncelediğim oyunlarda videoları özellikle anlatmayı adet edinmişimdir. Ancak True Crime 2 için nasıl bir laf salatası yapacağım bilmiyorum. Çünkü oyunda video bulunmuyor. Evet maalesef. Yalnız grafik motoruyla yapılmış o garip sahne gibi şeyleri videodan sayarsak var tabi. Bunu daha öncede söylemiştim. Ben videoları geçemediğim oyunlardan genelde nefret ederim. True Crime 2'de de bazı videoları geçemiyoruz. Bu çok sinir bozucu bir durum. Oyunun kendi grafik motoruyla yapılmış o sallapati sahneler az evvel söylediğim gibi hiçbir sinematik değer taşımıyorlar. Diyaloglarla falan kotarılmaya çalışılmaları gerçekten sırıtmış. Konuyu anlatacağız diye arabayla giderken zank diye durup diyalogları dinlemek şahsen bana göre değil. Daha fazla uzatmadan şunu söyleyeyim. True Crime 2'de sinematiklerin istenileni verememesi FMV videoların olmamasına eklendiği zaman zaten zar zor anladığımız konu daha da belirsizleşiyor. Durum böyle olunca ne yaptığımızı anlamadan araba sürer bir hal alıyoruz.

True Crime 2'de benim dikkatimi çeken ufak bir ayrıntı oldu. Karakter animasyonları çoğu zaman grafiklerin gölgesinde kalsa da sahip oldukları potansiyeli zamanla belli ediyorlar. Bana göre animasyonlar yüzüne bakılmayacak kadar kötü değiller. Tamam, bende kabul ediyorum bütünüyle ele aldığımızda vasatı aşamıyorlar. Ama bana göre karakterimizin bazı animasyonları fena değil. Diğer karakterler için aynı şeyi söyleyebilir miyim bilmiyorum ama ana karakterimizin bir iki animasyonu diğerlerinden sivriliyor. Siz bu konuda bana katılmayabilirsiniz belki fakat geneli "boş verilen" bir oyunun görsellik namına bir şeyler sunması önemli bir artı. Ama sakın yanlış anlamayın. Karakter animasyonları için harika demiyorum. Dediğim gibi sadece elemanımızın bir iki eylemi insanın gözüne hoş görünüyor. Neyse yan karakterlerin herhangi bir hareketi ne yazık ki sivrilemiyor. Onların bizim elemanımız tasarlandıktan sonra geri plana itildikleri belli. Maalesef araç animasyonlarda vasatın altında. Sürüş hissiyatının yok denecek kadar az olduğunu da bu duruma eklersek, amaç eğlenceden çok işkenceye dönüyor. Unutmadan animasyonların bir eksisini daha söyleyeyim. Ana karakterin hareketleri için olumlu sayılabilecek şeyler söylemiş olabilirim ancak yüzme animasyonlarının berbat olduğunu unutmuşum. Öylesine rezil rüsva bir hareket yapmışlar ki inanın insanın inanası gelmiyor. Suya atladığımızda hiç batma gibi bir durum yok. Direk yüzmeye başlıyoruz. Ama o yüzme haline alttan bakınca adam kanat çırpıyormuş gibi oluyor. Sonuç olarak diğer görüntü özellikleri gibi animasyonlarda vasatı aşamıyorlar. Ana karakterin bir iki "fena olmayan" hareketini yüzme animasyonu götürünce geriye bir şey kalmıyor. True Crime, GTA, Driver gibi oyunlarda sürüş hissiyatının gerçekçi olabilmesi için fizikler çok önemli bir yer teşkil eder. Yapılan kazaların ve çarpışma sahnelerinin gerçekçi olması tabii ki eğlenceye de etki edecektir. Hatırlarsınız Driv3r'da kafamızı bozan en büyük sorun araçların en ufak bir çarpmada darma duman olmasıydı. True Crime 2 böylesine berbat olmasa da, rezil sayılabilecek bir sürüş motoru var. Fiziklerin yok denecek kadar az olması oyun boyunca eksikliği hissedilen bir ihtiyaç haline gelmiş. Nesnelere etki ettiğimizde oluşan tepkimeler tek kelimeyle iğrenç. Oyun hangi fizik motorunu kullanıyor bilmiyorum. Aslında fizik motoru kullanıyor mu onu bile bilmiyorum. Fiziklerin böyle kötü olması zaten olmayan araç kullanımını daha da rezil etmiş. Aslında oyunun geneli için hiç böyle cebelleşmeye gerek yok. Direk "nedir bu böyle ya" diye tek cümleyle özet bir inceleme yazsam şahsen çok daha mutlu olacağım ama neyse. Ayrıca ne lanetli bir oyunmuş bu. Haftalardır yazıyorum. Arkadaşlar siz siz olun True Crime yazmaya niyetlenmeyin. Zira perişan olursunuz benim gibi.

İddia ediyorum hayatımda gördügüm en kötü kontrol bu

Galiba oyunun en facia tarafı kontrolleridir. Doğrusunu isterseniz galiba demeye gerek yok. Kendimden emin bir şekilde kontroller için "öehh" diyebilirim. Arkadaşlar oyunun ilk bir iki bölümünü normal kontrollerle oynamanızı tavsiye ediyorum. Olurda günün birinde oyun yapmaya yeltenirseniz "yapılmaması gerekenler" listesinin başına True Crime 2'nin kontrollerini daha kararlı bir biçimde yazarsınız. Ben hayatım boyunca bu kadar kötü bir kombinasyon görmedim. Madem klavye + Mouse ikilisini ikinci oyunda esas aldınız, neden yumruk tekme gibi tuşları klavyenin en alakasız yerine koyuyorsunuz? Ben oyunun ilk bölümünden sonraki training bölümüne kadar sabredebildim. Ondan sonra kendime göre ayarlamaya çalıştım ama nafile. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım oyunun bu Çin işkencesini düzeltemedim. Bilmiyorum belki analog bir controller ile oynamak oynayışı biraz düzeltecektir. Ama öyle oyunca da araç kullanma zevki tamamen yok olur gibime geliyor. Fakat ne diyorum ben olmayan bir şey nasıl yok oldun? Sonuç olarak şunu söyleyeyim bari. Gamepad’iniz olsun olmasın kontrollerde işkence çekeceksiniz. Böyle bir muamele maruz kalmak istemiyorsanız en kesin çözüm yolu oyunu hiç oynamamak. Vallahi en güzeli bu. Kontroller için bütün objektifliğimi kullanıp -5 veriyorum. Yoksa -10 verebilirim.

Çok ilginçtir ses kısmı da iyi değil.

Oyunun tek elle tutulur tarafı sanırım menülerde falan sürekli yanımızda olan lisanslı müziklerdir. Her ne kadar böyle piyasa parçalar hiç hoşuma gitmese de, oyunlar için böylesine önemli bir kısım için sarf edilen çabayı göz ardı edemeyiz. Oyunun üzerinde müziklerin etkisi çok yoğun. Geneldeki sıkıntıyı biraz örtebiliyor müzikler. Aksiyon sahnelerinde anı ateşlemek için hareketli parçalar seçmeye çalışmışlar. Konsept olarak iyi bir düşünce, ama uygulamada sorunlar var. Müzik listesinin geniş tutulması iyi bir şey tabi. Ancak melodilerin her kesimin ilgisini çekip çekmeyeceğini de düşünmeleri lazımdı. Şahsen ne kadar itinayla seçilirse seçilsin Rap müzikten hiç hoşlanmam ben. Bütün oyunun bu tür parçalarla geçeceğini bilmek benim gibi düşünen ya da aynı hissiyatı paylaşan kişiler için artı olmasa gerek. O sebeple müziklere ne artı ne eksi veriyorum. Nötr kalsın müzikler.

Ses ve ses efektleri de hemen hemen müziklerle eşit bir durumda. Onlar konusunda aklımda hiç güzel efekt ya da seslendirme kalmamış. Berbat olmasalar da vasatın üzerinde olduklarını söylemek seslendirmeleri ve efektleri kayırmamıza yol açacaktır. Düşünün yani öyle bir durumdalar. Ana karakterimizin dublajı hemen her oyunda olduğu gibi diğerlerine göre daha iyi yapılmış. Yani karakterimizin ruh haliyle örtüşen bir seslendirme işitiyoruz. Ancak bu kadar. Diğer karakterler önemsenmemiş. Çünkü hepsi bir birine benziyorlar. Yumruk yediklerinde ya da yaralandıklarında çıkardıkları feryatlar falan sürekli aynı. Patlama efektleri ise arabanın patlamasıyla varilin patlamasını eş değer gösterecek kadar kötü. Neyse ki silah sesleri diğerlerine göre daha iyi. Çünkü oyun boyunca sürekli aynı silahı kullanmıyoruz. Zaten shotgun’dan çıkan sesle tabancadan çıkan ses aynı olsaydı çok rahat yapımcılara küfredebilirdik. İyi anıma denk gelmiş olacak ki ses kısmına 2,5 gibi ortalama bir not veriyorum.Şimdide oyunun hiç sahip olmadığı bir konuda lak lak edelim biraz. Oyunu oynadığım belli aralıklı süre zarfları içinde kendime bir söz vermiştim. Eğer herhangi bir yerde en ufak bir zekâ belirtisi görürsem oyuna "editörün seçimi" verecektim. Bunun için ne kadar uğraşırsam uğraşayım maalesef Muaffak olamadım. Karşılaştığım her düşmanda, her NPC’de "acaba belirli hareketlerin dışına çıkacaklar mı, bir şeyi de script olmadan anlayacaklar mı" diye umut etmiş olmama rağmen her deneyişim hüsranla sonuçlandı. En sonunda kendimce bir sonuca vardım. Oyunun her konuda böyle sapır sapır dökülmesinin tek nedeni yapımcıların oyunu yapmayı unutması sadece. İşte bu kadar. Ben niye oyunu anlatacağım diye kasıyorum ki? Neyse konudan sapmayalım. Karşı karşıya kaldığımız düşmanların yaptıkları tek şey bize kurşun saydırdıktan sonra canlarının belli bir dereceye inmesini beklemek ve kaçmak. NPC'lerin ise "durun polis" diye bağırdığımız zaman "oyy adam polismiş" diyerek koşturmak. Oyundaki yapay zekâ bu kadar arkadaşlar. Polis arabasıyla yolda giderken sireni açtığımızda yoldaki arabaların yan dönüp kaldırıma, direğe, otobüs durağına ve blumum yayayı ezip geçmelerini konusunda yorum yapmıyorum. Çünkü o durum çok başka bir şey. Son olarak şunu söylüyorum. Polis otosuna yol vereyim derken etrafı talan eden zatlar neden diğer suçlular gibi kırmızıyla işaretlenmez hiç anlamıyorum.

En iyi oyun ödülünü bu sene True Crime ZORLAR

Her incelememde olduğu gibi sona yaklaşırken True Crime 2'nin işleyiş tarzına değinecektim. Ama son anlarda iyice tadım kaçtı. Bu yüzden fazla detaya girmeden direk özet geçiyorum burayı. Bildiğiniz gibi ilk oyundaki iyi polis-kötü polis ibresi ikinci oyunda da mevcut. Eğer iyi bir polis olmayıp benim gibi her oynayışınızda etrafta yaya bırakmazsanız (napayım kontroller kendi kendini bile kontrol edemiyor) teşkilatın yüz karası olup, uyarı falan alıyorsunuz. Eğer çok iyi bir polis olup suçluları yakalarsanız (veya yayaları ezmezseniz) kalbiniz nurla doluyor ve başınız göğe eriyor. Oyundaki her alet edevat, silah, cephane ve araç için bedel ödemek zorundayız. Bu bedel genelde kazandığımız puanlar aracılığıyla karşılanıyor. Ama siz benim gibi yapıp sürekli yoldan araba çevirirseniz paşa paşa hayatınıza devam ediyorsunuz. Silah çeşitleri göstermelik olarak çok tutulmaya çalışılmış. Ancak oyunun sonuna kadar tek bir silahla ilerlerseniz de zorlanacağınızı sanmıyorum. Elinizde silah olduktan sonra gerisini düşünmeyin. Zaten oyunun çeyreğine kadar sabredebileceksiniz. Aslında biliyor musunuz ufak tefek eksileri yüzünden eleştirdiğimiz San Andreas'ın değeri böyle zamanlarda anlaşılıyor. Artık True Crime 2'de her suçluyu öldüremiyoruz arkadaşlar. Bazılarını illa tutuklamamız lazım. Bilmiyorum neden böyle. Büyük günah sanırım True Crime 2'de, dinen caiz olmayabilir. Neyse oyunun oynayış tarzının özeti kısaca böyle.

Buraya oyunun artılarını yazacaktım ama bildiğiniz gibi maalesef oyunun artısı yok. Müzikler için vakti zamanında nötr şeyler söylemiştim ama şimdi hiç hoşgörü göstermiyorum oyuna. Yapımı tamamen hata olan bir oyun için ne kadar hoşgörü gösterirsek gösterelim boş yere çabaladığımız resmen ortada.

Oyunun eksilerini de uzun uzun yazmaya gerek yok herhalde. Artısı olmayan bir oyun nötr olamayacağına göre tamamen eksilerden oluşuyordur. True Crime 2'de bütünüyle öyle bir oyun. Yani grafikleri mi sayayım, ses efektlerini mi, kontrolleri mi, yoksa yapay zekâyı mı?

Sonuç

Bu yıl oynadığım oyunlar içerisinde en kötü olanı True Crime 2 olabilir. İnanın bu oyun ile işkence çekmek yerine San Andreas'ın sevdiğimiz bölümlerini tekrar oynamak daha hayırlı bir hareket olacaktır. Bu tür oyunlardan hoşlanıyorsanız bile bu oyundan uzak durmanızı öneriyorum. Yeni almışsanız bile yapacağınız en iyi şey sevmediğiniz birine hediye etmek olacaktır sanırım. İçinizde oyun için en ufak bir merak varsa bırakın öyle kalsın. Çünkü hevesinizin kursağınızda kalacağı baştan belli. Daha fazla bir şey söylemiyorum. Yalnızca para kazanmak amacıyla yapılmış bir "taklit" bu oyun. Neyse sağlıcakla kalın. İyi oyunlar:)



Çevrimdışı El_NiNo

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 10.664
  • Puan 326
    • Profili Görüntüle
True Crime: New York City
« Yanıtla #1 : 28 Mart 2007, 13:58:16 »
paylaşım için sağol
Şeytanın En Büyük Hilesi Dünya'ya kendinin var olmadığına inandırmakmış!

Çevrimdışı N0RM

  • 2. SINIF UYE
  • ****
  • İleti: 6.136
  • Puan 310
  • Cinsiyet: Bay
  • Narq0z
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
True Crime: New York City
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2007, 21:58:47 »
paylaşım için saol

Çevrimdışı Sinoplu57

  • Osc Admin
  • 1. SINIF ÜYE
  • *******
  • İleti: 17.625
  • Puan 291
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
True Crime: New York City
« Yanıtla #3 : 10 Haziran 2007, 12:49:27 »
saol kardeşim

Çevrimdışı meert

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 4.796
  • Puan 50
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
True Crime: New York City
« Yanıtla #4 : 24 Haziran 2007, 17:08:35 »
SAOL
Bir Gün Herkes FENERBAHÇE'li Olacak !!!

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
True Crime: New York City
« Yanıtla #5 : 10 Ağustos 2007, 18:43:02 »
Bilgi için saol kardeşim
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive