Gönderen Konu: Splinter Cell  (Okunma sayısı 581 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Splinter Cell
« : 10 Ağustos 2007, 21:51:02 »


2003 yılının en iyi aksiyon oyunlarından biriydi Splinter Cell, bazı oyunculara göre en iyisiydi.

Oyun günümüzde geçiyor. Teknoloji son derece önemli ve istihbarat ülkelerin üzerinde durduğu en önemli konulardan biri. Fakat bu istihbarata ulaşmak o kadar da kolay değil. Gerekirse casusluk yaparak bilgiyi kaynağından çalmak gerekiyor. İşte Splinter Cell böyle bir dünyada geçen bir oyun ve esas adamımız Sam Fisher böyle görevlerde yer alan yaşlı bir kurt. Yaşlı dediğime bakmayın, öyle dede falan değil fakat yaptığı hareketlere bakacak olursak bu işler için pek genç sayılmaz.

Dediğim gibi Sam Fisher bu işlerin ustası. Ancak tecrübesinin çok olması görevleri yerine getirmesinde yeterli olmuyor. Bölümler geçtikçe düşman akıllanıyor ve yeni silahlarla, yeni aletlerle donanıyor. Sam Fisher eksik kalır mı? Arkasında güçlü bir ülkenin son derece önemli bir örgütü var: Third Echelon. Bize son teknoloji silah sağlıyor, yapmamız ve yapmamamız
gerekenleri anlatıyor, destek veriyor. Silahların çok çeşitli olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü değiller. Bunu eksik olarak düşünmeyin, öldürmek her zaman başvurduğumuz bir şey değil. "Etkisiz hale getirmek" daha çok yapacağımız bir eylem. Buna uygun silahlar geliştirilmiş. Bunları nasıl kullanacağımız da oyun menüsünde detaylı olarak anlatılmış.

Oyunu zevkli kılan başka bir şey ise hareketlerimizdeki serbestlik. Boruya veya ipe tutunup bir binadan başka binaya geçebiliyoruz. İki yakın duvar arasında bacaklarımızı 180 derece açıp bekleyebiliyoruz ve altımızdaki adamın üstüne düşüp onu indirebiliyoruz. Duvardan sekip diğer tarafa çıkabiliyoruz, istersek hemen o anda silahımızı çekebiliyoruz. Bunlar hareketlerden sadece birkaçı ve hiçbiri illa belirli yerlerde yapılmak zorunda değil. Yapımcılar bizi serbest bırakmış bu konuda, istediğimiz bölümün istediğimiz yerinde yapmakta serbestiz.

Oyun içi grafiklere söyleyecek bir şey bulamıyorum. Unreal 2 motorunu kullanıyor demem yeterli olur herhalde. Işık efektleri son derece iyi ve herşeyin üzerinde çalışılmış. Oyunu artılarından birisi bu. Işık ve gölge uyumu çok iyi olduğundan oynanabilirlik ve eğlence maksimum düzeyde. Çünkü bu bir gizlilik oyunu ve gölgeler en iyi dostumuz. Sürekli bunlarla etkileşim
içerisindeyiz. Bu da kendimizi oyuna kaptırmamıza bir başka neden. Grafiklerin çok kaliteli olması ve nesnelerin detaylı olması iyi bir şey ama ekran kartı düşük olanlar o zamanlar çok sorun çekti, termal kamera sapıttı, oyun çok yavaşladı. İşte o günlerde ekran kartını yenilemenin zamanı geldiğini anlamıştık. Çünkü bu oyun kaçırılacak gibi değildi.


Biraz da eksiklerini söylemek lazım. Pek yok aslında, olanlarda göz ardı edilebilecek cinsten. Sakladığımız cesedin ayağı göründü diye koca bir görev iptal olabiliyor. Bölüm başlarında yaptığınız bir hatadan dolayı bölüm sonunda alarm çalabiliyor ve siz en baştan başlamak zorunda kalabiliyorsunuz. Ama dikkatli oynarsanız bunların hiçbiri başınıza gelmeyebilir. Bende sadece bir kere olmuştu mesela.

Sonuç olarak Splinter Cell stealth action türünde bir milad oldu. Ardından çıkan ikinci ve üçüncü oyun ne kadar başarılı olduğunun
bir diğer kanıtı. Kesinlikle bir klasik.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Splinter Cell
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:32:33 »
Paylaşim için Sağol