Gönderen Konu: Red Faction  (Okunma sayısı 376 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Red Faction
« : 02 Ağustos 2007, 21:21:47 »
Bu yılın en iddialı FPS oyunlarından biri olan Red Faction’la karşınızdayız. Gerek konusu gerekse yeni grafik motoruyla (Geo-Mod Technology) kesinlikle oynamanız gereken bir oyun. Bir de Half Life serisini seviyorsanız bu oyuna bayılacaksınız. Oyunun dahice tasarlanmış konusu sizi farklı dünyalara götürecek. Konunun çekiciliği sizi büyüleyecek. Sözü fazla uzatmayalayım, buyrun okuyun…

Volition Inc. bizi bir isyanın ortasına atıyor. Ana menüde new game yapıp oyuna başlıyoruz (New Game yaptığınızda iki seçenek çıkıyor 1-Eğitim yapıp oyuna başlarsınız, 2-Eğitim yapmadan oyuna başlarsınız. Ben ikincisini seçtim). Gelecekte bir zamanda, Ultor adlı bir şirket, insanları maden ocaklarında çalışmaları için kızıl gezegene davet ediyor. Maden ocaklarına çalışmaya gelmeden önce işçiler maden ocaklarında olan bir takım esrarengiz olaylardan habersizdir (bunu ilk demoda göreceksiniz). Fakat geldiklerinde maden ocaklarında esrarengiz ölümleri öğreniyorlar ve bir de bu yetmezmiş gibi ocaklarda bulaşıcı bir hastalık söz konusu. Madencilerin neden isyan ettiğini artık anlamışsınızdır.

Kahramanımızın adı Parker. Oyuna başlar başlamaz hemen isyan çıkıyor. İki adım attıktan sonra maden işçilerinin askerlere saldırdığını görüyorsunuz. Öldürülen maden işçisinin elektrikli copunu aldığımızda biz de isyana katılıyoruz. Hem de isyanın başı olarak. Bir de bu isyanı destekleyen Red Faction üyeleri vardır (Hendriz, Eos). Oyunda biraz ilerleyince hemen sizle irtibat kuruyorlar. Size bir gemiye yetişmenizi söylüyor (tabi biz yetişemiyoruz). Aslında iyi de oluyor çünkü uzay gemisi patlıyor. Konunun ilerleyişi hakkında fazla detaya girmiyorum çünkü oyunu oynayınca olaylar sizi de içine çeksin. Sadece konu ilerledikçe öğreneceğiniz birşey daha söyleyeyim. Maden ocaklarındaki esrarengiz ölümlerin sebebi Copek adlı birinin yarattığı acayip canavarlar (Onlarla yeri geldiğinde tanışacaksınız) ve o bulaşıcı hastalıkta bilerek önlenmiyor.

Oyun boyunca Red Faction üyeleri bize yardım ediyorlar. Nereye nasıl gideceğimizi veya herhangi birşeyi nasıl yapacağımızı bize söylüyorlar. Eksik birşey yaptığımızda da bizi uyarıyorlar. Bazen onlarla yüzyüze konuşma fırsatı da buluyorsunuz. Ayrıca oyunda NPC’ler de (Diğer maden işçileri) bize yardım ediyor. Çoğu çok çabuk ölse de bazen yardımları oluyor. Mesela bir bölümde Jeep’i bir NPC kullanıyor ve biz de arkadaki otomatik silahla yolu açıyoruz.

Red Faction’da birçok silah ve ekipman mevcut. Oyunda kullanabileceğiniz 15 tane silah var. Bunların arasında elektrikli cop, pompalı tüfek, otomatik silahlar, roket atarlar, bombalar (Bu silahların ikinci modları da bulunuyor) var. Bir de bunların dışında oyunda birçok araç kullanıyoruz. Bir denizaltı, uçan bir polis arabası, jeep, tank gibi. Bunların hepsi de silahlı. Özellikle denizaltı ve uçak kullandığınızda çok eğleneceksiniz (Oyuna biraz Descent havası veriyor). Araçların kullanımı da çok kolay. Araçlara ‘Enter’ tuşuyla giriyoruz(Use) ve geri kalan kontroller ise klasik FPS’lerle aynı (Yani sağa sola mouse ile dönüyorsunuz, ateşi mouse button ile geri kalanlar da yön tuşlarıyla).

Oyunda silahınız bittiyse hemen kalkanınızı çıkartın bu korunmanıza çok yardımcı oluyor.


 
Bu oyunda gördüğüm tek eksiği söylüyeyim. O da yapay zeka. Düşmanlarınızda yapay zeka hemen hemen hiç yok (Oyunlar güzelleştikçe yapay zeka yokmu oluyor ne?). Düşmanlarınız sizi gördüklerinde ya sağa sola kaçıp ateş ediyor ya da sap gibi yerinde durarak size ateş ediyor. Bir de bazen düşmanınıza arkadan yaklaştığınızda düşman arkaya bakmadan kaçmaya başlıyor veya dönüp ateş ediyor. Oyundaki sivil insanlar ise sizi gördüklerinde çığlık atıp kaçıyorlar, güvenliğe haber veriyorlar hemen (Onların ilgisini çekmemek için elinizdeki silahı indirin, bunu ‘H’ tuşuyla yapacaksınız.). Sivillerin güvenliğe haber vermesi sizi çok zor durumda bırakıyor çünkü bazı bölümlerde sivil kıyafetle dolaşıyoruz işimizi sessiz halledebiliriz (dikkatli olursanız) ama sivillerin karşısına silahla çıkarsanız o zaman durumunuz kötü demektir(Güvenlik geliyor kaçınnnn!).

Şimdi gelelim oyunun getirdiği en büyük özelliğe. Size bu oyunun yeni bir oyun motoru kullandığını söylemiştim (Geo-Mod Technology). O motorun bende bıraktığı izlenimleri size hemen aktarayım. Oyunun ana menüsünde Extralar kısmına girerseniz orada oyunun motorunu test etmek için bir bölüm var (Glass House). Bu bölümde size üç silah veriliyor (Roket atar, Bomba, Otomatik silah). Odanın içinde tahtadan bir ev ve geri kalan her yer duvar. Roketi elinize alın ve sağa sola ateş etmeye başlayın. O da ne? Duvar delindi ya. İşte Geo-Mod Technology’nin en çok hoşuma giden özelliği. Roketlerle veya bombalarla duvarları patlatıp yolunuzu açabiliyorsunuz. Hatta denemek amacıyla üst üste 5-10 bomba birden patlattım ve patlattığım çukura atladım. Nerdeyse ölüyordum:)). Geo-Mod’un bu özelliğini birkaç yerde kullanıyoruz (yani oyunda bu özelliği o kadar sık kullanamayacağız maalesef). Mesela kilitli bir kapı mı var? Kapının yanındaki taş yığınına bomba koyun patlatın ve yolunuz açılsın. Oyun ilerledikçe bu özellik neredeyse kayboluyor, yani hiçbir yerde bu patlatma işini yapamıyorsunuz.

Oyunun grafikleri de gerçekten çok kaliteli. Özellikle su altı görüntüleri beni büyüledi. Sanki fantastik bir dünyada özel tura çıkmış gibi oldum ama oyunun en başında grafikler çok kötü gelmişti bana (herhalde çok Max Payne oynamaktan oldu). Bunu söyledim çünkü grafikler size de kötü gelebilir ama oyun ilerledikçe inanın çok hoşunuza gidecek. Onun dışında herhangi özel bir efekt bulamazsınız yani silahların ateş ederken çıkardığı ateş veya roket atarların patlaması için özel bir efekt yok diğer FPS'’erle aynı. Grafiklerde gördüğüm bir hatayı söyleyeyim. Bazen diğer maden işçilerinin içinden geçiyorsunuz. Bu olmasaydı grafikler benden daha iyi bir puan alacaktı. Oyunun grafiklerini övdük ama nasıl bir sistem isteyecek merak ediyorsunuz. Benim bilgisayarım P3 550, 256 MB RAM, 32 MB TNT2 M64. Bu sistemle oyunu 1024x768x16 çözünürlüğünde rahatça oynadım. Oyunu 128 MB RAM’li ve 16 MB 3D hızlandırıcılı bir grafik kartında rahatça oynarsınız ama 32 bit yaparsanız renk ayarını işte o zaman oyunda takılmalar oluyor (32 Bit için bir GeForce serisi kart lazım).

Red Faction’ın sesleri için pek birşey söylemeye gerek yok. Klasik FPS oyunlarıyla aynı sayılır. Sadece müzikler çok kaliteli. Hatta kalitenin ötesinde mükemmel. Volition Inc. müzikleri gerçekten çok güzel yapmış. Zor bir durumda kaldığınızda müzik değişiyor (yani müzikten şu sonucu çıkartıyorsunuz, kendinizi kollayın başınıza birşey gelmek üzere). Oyunun müzikleri mükemmele yakın, herhalde anlatarak pek fazla övemem.

Red Faction bir isyanın öyküsü. Bunu yazının başında da söyledim şimdi de söyleyeyim. Red Faction dahice tasarlanmış konusuyla, konunun ilerleyişiyle sizi içine çekecek. Güzel grafikleriyle size eğlenceli saatler geçirecek. Eğer Half Life’ı seviyorsanız buna da bayılacaksınız. Bu oyun oynanması gereken bir FPS oyunu. Mutlaka bu oyunu oynayın. Size yazar tavsiyesi, bu oyunu kaçırmayın. Başka yazılarda görüşmek üzere...

Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive