Multiplayer oyun konusunda FPS oyuncularını zevkten dört köşeli geometrik şekiller hâline getiren Quake 3'ten sonra, 6 sene aradan sonra adı "efsane"ye çıkmış olan Quake serisinin dördüncü oyunu "Quake 4" ile birlikteyiz. Her yerde "Quake rezil bir oyun olmuş!", "Beklediğimizle kaldık!", "Hayalkırıklığı diye buna derler!" gibi yorumlar yapıldı; biz de Gamerbug olarak yine geç kalma özelliğimizi -rezilliğimizi de diyebiliriz- gösterdik ve oyunun çıkmasının üzerinden neredeyse 1 ay geçerken inceleme yazmaya koyulduk. Aslında Özgür "Oyun berbat olmuş, oynayamıyorum ki yazayım!" gibi bir bahane ileri sürmeseydi, veya Ozan "Ağabey ya ben korkuyorum böyle oyunlardan, hem zaten bir sorun var açılmadı oyun." demeseydi; yani yazı hazırlamak bana düşmeseydi inceleme çoktan yapılmış olurdu fakat gelin görün ki ben dâhil tüm yazarlar tembellikten bir hâl olduk. Neyse, eninde sonunda oyun benim elime düştü ve incelemenin başında oturan da benim..
Aslında her şey güzel başlamıştı. (Her üç oyunun ikisi güzel başlar fakat sadece biri güzeldir!) Kellelerde soru işareti bırakan ve etkileyici bir giriş videosunun ardından oyuna başlıyoruz. Arkadaşlar oyunun konusuna göre, yeni oyunumuzda da aynı üçüncü oyundaki gibi Strogg denen canavar ırkını yok etmeye çalışıyoruz. Gerçi üçüncü oyunda Stroggların kökünü kazıdığımızı zannediyordum, demek ki bu elemanlar amip gibi bir canlı türü; köklerini kazımak biraz zor. Her neyse, yine bir çok FPS oyununda olduğu gibi bir gruba bağlı, mazlum mu mazlum bir askeriz ve grubumuzla birlikte Strogg ırkının yaşadığı bölgeye doğru yola çıkıyoruz. Amma ve lâkin, gemiyi kullanan dallama aracın kontrolünü kaybediyor ve ulaşmak istediğimiz noktadan daha önce Strogg gezegenine düşüveriyoruz. Uyanıyoruz, ölen ve yaralanan arkadaşlarımızla havada uçan makinaların yarattığı hengâmenin eşliğinde yavaş yavaş oyuna ısınmaya çalışıyoruz. İlk bakışta grafikler ve elimizdeki uyduruk silah için "Bu ne lan! Özgür haklıymış!" desek de biraz ilerleyip iç mekâna girdiğimizde oyun motorunun asıl hazırlandığı "iç mekân" atmosferini tadarak azıcık ucundan teselli oluyoruz. Oyuna giriş silahı cidden bayağı uyduruk kaçmış ve insanların ilk izlenimlerinin kötü olmasına yol açıyor. Zaten Özgür'ün oyunu oynamayı bırakma sebebi de yanlış hatırlamıyorsam o silahtı. Su tabancası gibi bir şey hakikaten yahu. Yapımcıların biraz daha uyanık olup oyun açılışlarını güzel ve oyuna bağlayıcı yapmaları lâzım. Mesela NFS serisi.. Adamlar oyunun başında bize modifiyeli, cillop gibi bir araçla sürüş keyfini yaşatarak oyuna bağlanmamızı sağlıyor, sonra o arabayı bir şekilde elimizden alarak uyduruk araçlarla oyuna baştan başlatıyor. Tabiî ilk izlenimimiz "Süper!" oluyor.. Neyse, içeri girdikten sonra düzgün bir silah alıp üstümüze gelen canavarlarla karşılaşıp yavaş yavaş Quake havasını solumaya başlıyoruz..
DOOM'a benzediği, hâtta DOOM'un kopyası olduğu söylenen Quake 4 pek de DOOM'un kopyası değil, çünkü DOOM çok daha korkunç! Hani Ozan'ın "Ben yazamam ağa bu oyunu, korkarım alimallah!" gibi bir bahanesi vardı ya, o bahane boşa sıkılmış bir bahane yani. Oyunu oynadığım süre boyunca sadece 1-2 kere ürktüm, onlar da istisnaî durumlardı. Birinde, aksiyon tavan yaptığı sırada elektrikler kesildi ve ben evde Strogg aramaya başladım, diğerinde de Msn'e gelen mesajlar yüzünden oyun kasılmaya başladı ve sesi gelen canavarları bulamayarak "Nerde lan bu yaratık! Lan bir kasılma bee! Ayy nerde bu yaaa!" şeklinde sarsıldım. Geri kalan kısımlarda gayet korkusuz, Call of Duty oynarmış gibi net bir şekilde önüme gelen Strogg'un ağzını burnunu dağıttım.. Zaten Quake ve türevi oyunların genel işleyişi "Yürü, önüne gelene bin tekme at, biraz daha yürü.." şeklindedir ve bir süre sonra eğer oyun motoru çok mükemmel değilse sıkılmaya başlarsınız. Evet, Quake 4'te de öyle oluyor, bir süre sonra sıkılıyoruz ve tek kurtarıcımız multiplayer modu oluyor. Ne demişler, iki gönül bir olursa samanlık seyrân olur.. Yalnız, değinmem gereken bir şey var; Quake 4 tam olarak "Yürü, öldür.." şeklinde işlemiyor. Arada sırada kilitli kapıları açmak üzere geri dönüp bir yerlere uğramamız gerekebiliyor ve bu da oyunda biraz macera özelliklerinin kullanıldığını gösterir. Gerçi kilitli kapıları açmak için zekâya ihtiyaç yok, sağa sola konmuş olan turuncu ekranlara tıklayıp onları aktif hâle getirmek; asansörü kullanmak, kapı açmak gibi ayak işlerini hâlletmek için yeterli oluyor. Yalnız burda bir şeye takıldım, birazdan bahsedeceğim yapay zekânın bu kadar düşük olduğu bir oyunda nasıl oluyor da o Strogg denen hilkat garibesi canavarlar o tip mekanizmalar geliştirebiliyor, anlamış değilim. Acaba ben mi o gezegenin Strogg gezegeni olduğu konusunda yanlış bir bilgiye sahibim yoksa yapımcılar zevkli oyun uğruna saçmalamışlar mı..
Sağdan soldan bazen tek tek, bazen gruplar hâlinde çıkagelen gerizekâlı Strogg'ları gebertmek zorluk seviyesinin yüksek olduğu zamanlarda bile bana kolay geldi arkadaşlar. Yaratıkların ne bir taktikleri, ne de kullanabilecekleri bir beyinleri var. Sağdan soldan çıkıyorlar, "Halelehulele!" edâsıyla üstümüze doğru koşmaya başlıyorlar. Ya oğlum bir duvarın arkasına geç, kafanı uzat da bir şeyler fırlat.. "Yok, halelehu ben dalacağım.." Yaratıkları vurmak, sadece sağa sola zıpladıkları zamanlarda zor oluyor. Ayrıca onların bize zarar vermelerini önlemek için de aynı kendilerinin yaptığı gibi sağa sola koşmalıyız, veya hoplayıp zıplamalıyız. Tabiî Strogg beynini değil de insan beynini kullanmayı tercih ederseniz, duvarları ve diğer eşyaları siper olarak kullanabilirsiniz.. Arada sırada karşımıza çıkan boss canavarları öldürmenin belli bir yolu ise yok. Her boss'un ayrı bir zayıf noktası var ve o zayıf noktayı bulduğunuz anda işiniz büyük ölçüde kolaylaşıyor.. Yine de siz boss'ları küçümsemeyin, diğer normal Strogg'lar gibi sıradan olmuyorlar. Bunların dışında bir de oyunun ortalarına doğru bir Strogg'a dönüştüğümüzü ve onları içten çökertmeye çalıştığımızı duydum ancak oyunu o kadar çok oynamaya fırsatım olmadığı için bu bilginin ne ölçüde doğru olduğunu bilemiyorum. Oyundaki silahlar da daha önceki oyunlarda karşılaşabildiğimiz türden silahlar. Nail Gun, taramalı falan filan.. Ayrıca müjdemi isterim, bu kez Doom'daki "silahla birlikte el feneri kullanamama" gibi saçma bir durum yok; silahlarla birlikte el fenerini de kullanabiliyoruz.
Single player oyun boyunca, yanımızda teknik bir ekibimiz oluyor. Bunlar bazen 1-2 kişilik, bazense 4-5 kişilik olurken bazı bölümleri de yalnız başımıza oynuyoruz. Takım arkadaşlarımız genel olarak bize bir şey olduğunda sağlığımızı düzeltmeye, Strogg'lara karşı bizi korumaya ve kilitli kapı olması gibi durumlarda bize görev vermeye yarıyorlar. Oyun boyunca mekândan mekâna geçtiğimiz için, sürekli yeni kapılar açılıyor fakat takım arkadaşlarımız biz geçmeden kapılardan geçmeye tenezzül etmiyorlar. Zaten Strogg'lara karşı hiç de yabana atılmayacak derecede etkili oldukları için bırakın ilk geçişi bize bıraksınlar, yoksa biz hiçbir şey yapmadan oyun biter; üzülürüz. Bununla birlikte, yanımızda bizimle dolaşan elemanlardan birisi de doktor gibi bir şey oluyor ve sağlığımızı yaralanma durumlarında yükseltiyor. Ayrıca bazı köşelerde görebileceğimiz medicin noktaları da sağlığımızı yükseltmemiz için birebir.
Oyun çıkmadan önceki en büyük tartışmalardan biri grafiklerinin kuşkusuz iyi olacağı ve buna bağlı olarak oyunun nasıl bir sistem isteyeceğiydi. Aynen söylenen gibi, grafikler DOOM ikizi olmuş durumda ve buna bağlı olarak da çok iyiler fakat bunun sistem gereksinimlerine yansıması pek de iç açıcı değil. Oyun künyemizin "sistem gereksinimleri" bölümünde gördüğünüz sistemden daha düşük bir sisteme sahipseniz, korkarım detayları biraz kısmanız gerekecek. Ha yok, "Kıroyum emme para bende!" diyorsanız, her ne kadar bazı hayalperestlerde düş kırıklığı yaratsa da Quake 4 sizin için kaliteli FPS geceleri yaşatabilir. Açık mekânlarda bazı fireler verse de, kapalı alanlarda tam bir görsen şölene dönen grafiklerin yanı sıra müzikler ve ses efektleri de kalite konusunda başka bir oyunu aratmıyor. Karakterlerin hem oyun içindeki hem de ara videolardaki seslendirmeleri gerçek aktörler tarafından yapılmış ve tartışılacak bir yanları yok. Müzikler de gerektiğinde gaza getiren ve "Strogg getirin lan bana stres atacağım hıaıa!" dedirten müzikler olmuş. Canavar sesleri de onları görmediğiniz sıralarda içinize biraz korku veren seslerden oluşuyor.
Uzun bir bekleyişin ardından birçok bekleyeni hayalkırıklığına uğratsa da kendisini beklemeyenlere -mesela bana- fazla kötü gelmeyen, hâtta benden iyi bir puan koparan Quake 4'ü sistemi iyi olan ve FPS'lere düşkün olan tüm arkadaşlarımıza öneriyorum. Strogg ölüleri sizinle olsun.. (!)