Gönderen Konu: Ice Age 2: The Meltdown  (Okunma sayısı 527 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Ice Age 2: The Meltdown
« : 10 Ağustos 2007, 19:28:38 »
Buz Devri, 2003 yılında sinemalarda gösterime sunulurken, kuşkusuz hiç kimse bir animasyon filminden bu kadar büyük bir başarı beklemiyordu. Geveze Sid, mamut Manfred ve Diego'nun maceraları özellikle Sid ve filmde figüranmış gibi rol alan küçük sincap -bazıları onun bir firavun faresi olduğunu söylüyor- sayesinde izleyenleri gülmekten kırıp geçirmiş, "kafadan" yarmasa da tüm film boyunca eğlendirmişti. Hâtta, çizgi filmlerin sadece çocuklar için olmadığını gösteren çizgi film olarak tanımlayabiliriz Buz Devri'ni. Ee klasiktir, başarılı olan filmin oyunu da yapılır, her bir şeyi de piyasaya sunulur. Buz Devri'nin de -çocuklara yönelik olsa da- oyunu yapıldı ve bu gelenek bozulmadı. Şimdi, Buz Devri'nin devam filmiyle birlikte Sierra (Eurocom) da kolları sıvadı Ice Age 2: The Meltdown'ın yapımına başladı. Oyun elimizde, kelle göründü, Ice Age 2 özellikle küçükler olmak üzere tüm oyuncuları oldukça eğlendireceğe benziyor.

Uzun metrajlı bir animasyonun oyununun çok kaliteli olmasını, yetişkinlere yönelik olmasını beklemek hata olurdu, Ice Age 2 da tıpkı film gibi çizgi film görünümünde, basit oyunlarla bezeli olarak yapılmış bir oyun. Oyunun başında ikinci filmin başını izliyoruz, tıpkı ilk filmde olduğu gibi küçük sincapımız palamutun peşinde koşuyor ve kısa bir sürede çokça macera yaşıyor. Ardından yeryüzüne iniyoruz ve oyuna başlıyoruz. Evet, oyunu ne Sid olarak ne de Diego olarak oynuyoruz, küçük sincap Scrat'iz biz. Sadece arada sırada, küçük bölümlerde diğer karakterleri yönlendirebiliyoruz. Buna en çok Scrat sevinmiş olmalı, artık sayemizde palamuta palamut demiyor. Shubuo diyor.

Baştan sona küçük bulmaca ve eğlenceli görevlerle geçen oyun küçük arkadaşlarımıza hitap etmesine rağmen yetişkinlerin bile geçmekte zorlanacağı görevlerle dolu. Bir adadayken gizli geçitten geçebilmek için dört adet ceviz toplamamız, bu cevizleri de gizli saklı yerlerden bulmamız; bulurken de etraftaki zararlı canlılarla uğraşmamız gerekiyor mesela. Ya da önümüzü kesen kımıl zararlısını kaçırmak için yarasalarla "bil bakalım palamut hangimizde" gibi oyunlar oynamamız gerekiyor. Tamam, abarttım, yetişkinlerin zorlanacağı bir nokta yok burda fakat bahsetmeye çalıştığım konu oyunların iyi şekilde birbirine bağlantılı şekilde düzenlenmiş olması ve böylece tekrar etmemesi, dolayısıyla da oyunun bir solukta bitirilmesini sağlaması. Bu tip oyunlarda genellikle görevler bir şeyler toplamaya yöneliktir ve bir süre sonra bebek de olsa insanı acayip derecede sıkar, fakat Ice Age yine aynı tip görevlere sahip olmasına rağmen insanı sıkmıyor. Bölümler arasında ilerledikçe, sürekli güzergâhımıza konulan rehber tabelalar sayesinde bize yeni şeyler öğretiliyor ve yeni yeni hareketler yapabiliyoruz. Yapraklardan tırmanmanın ve taşlardan tırmanmanın yöntemi farklı, yere saplanmış bir kabuğu veya buz kalıbında kalmış bir yemişi almanın yöntemi farklı, zararlı canlıları şaşkına çevirme yöntemleri farklı, o farklı, bu farklı... Eğitim şart, rehber tabelaları okumadan hızlıca görevleri tamamlayacağınızı, nasılsa bunun bir bebek oyunu olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, o kadar çok kombinasyon var ki hepsini tahmin ederek veya klavyeden tuş karıştırarak bulmanız mümkün değil. Örneğin, bir yere taş atmaya yarayan tab+sol fare tuşu'nu hemencecik bulabilir miydiniz? Evet mi, hım.

Ice Age 2 çocuk oyunuymuş gibi görünse de elbette tatlı sert şiddet unsurları da barındırıyor. Etrafta çeşit çeşit zararlı canlı var -yengeçten kutup ayısına, yarasadan sırtlana- ve bu canlılardan zarar görmemek için de farklı korunma yollarımız var. Bunlardan bazıları taş atmak, Tazmanya Canavarı gibi döne döne saldırmak, kuru kuru tekme atmak gibi zevkli yollar. Kendimizi koruyamayıp zarar görürsek, içimizden bir yerlerden tüyler uçuyor ve etrafa dağılıyor. Bu tüyleri tekrar topladığımızda gücümüzü geri kazanıyoruz fakat her zaman tüyleri toplayabilmek mümkün olmuyor, bu gibi durumlarda ise "can çiçeği" adını verebileceğimiz çiçekleri telef ederek çiçeğin yapraklarını enerji niyetine topluyoruz. Burdan da anlıyoruz ki saldırıya uğradığımızda etrafa tüy değil yaprak saçılıyor.

Daha önce de söylediğim gibi, bir animasyon filminden uyarlanan oyundan gerçekçi grafikler beklemek saçmalık olur, Ice Age 2 da bu beklentimize uygun şekilde hazırlanmış ve oyun çizgi filmsel grafiklere sahip. Her şey klasik, platform oyunlarındaki grafiklerden oluşuyor. Yalnız, Scrat'in kuyruğu nedense bana çok çekici, okşamalık geldi. Sanki ayrıca, ciddi ciddi çalışılarak yapılmış gibi! Oyunun müzikleri arkaplânda kalan, pek dikkat çekmeyen sakin menü müziklerinden oluşuyor. Gidip bir yerlerden bulunarak indirilecek tipten müzikler yok yani, fakat düşük not verilecek müzikler de yok, bir platform oyununda ne olması gerekiyorsa o var. Seslendirmeler de aynı şekilde, çok başarılı, filmlerdeki kadar eğlendirici değil ancak kötü de değil, normal. Olması gereken.

Çocuklara yönelik hazırlanmasına rağmen -tıpkı filmler gibi- eğlenceli ve yer yer zor bulmacaları ile Ice Age 2: The Meltdown özellikle ilgililerine nasıl geçtiği anlaşılmayan dakikalar yaşatacağa benziyor, başta küçük arkadaşlarımız olmak üzere tüm platform oyuncularına iyi oyunlar. Scrat'e iyi bakın, bol bol palamut toplayın.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive