Gönderen Konu: Hitman: Contracts  (Okunma sayısı 573 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Hitman: Contracts
« : 02 Ağustos 2007, 20:22:08 »
Hitman: Contracts, eski oyunların bir devamı olarak karşımıza çıkıyor. Fakat yeni bir oyun, yeni bir macera düşüncesiyle her şeye yeniden başlıyoruz. 47, her bölümde ölümün kapısında. Buna rağmen o bir ölüm makinası, onun adı 47... Contracts'la birlikte aklımıza yine acımasızlığı, vahşeti ve silahın bir adam için dünyalara bedel olduğunu kazıyacak.

Çoğu kişinin favorisi kel kafalı cellat geri döndü.. Hitman bu sefer karşımıza Contracts adı altında geliyor. Özellikle 2002 yılındaki Silent Assassin’in çıkışıyla büyük beğeni toplayan oyun, Contracts ile beraber unutulmayanlar arasına girecek gibi gözüküyor. Danimarkalı firma IO Interactive, gerçekten anılmaya değer bir karakter yarattı, fakat oynanabilirliği grafiklerin üstünde tutmadıkça ne kadar devam eder bilinmez. Bunlardan başka Hitman: Contracts'ta heyecan verici ve ilginç bölümler, güzel oynanabilirlik ve anlamsız bölümler ön plana çıkıyor.

Hitman ilk çıktığı 2000 yılından bu yana kontrollerden, oynanabilirliğe kadar birçok gelişme kaydetti. Diğer taraftan senaryolarda gözle görülür değişiklikler yapılmadı. Oyunlar genelde birbirinin devamı olarak karşımıza çıktı. Codename 47, Silent Assassin ve Contracts. Yinede Contracts normal bir TPS seviyesinin üstünde bir oyun.

Bölümlerden biraz bahsetmek gerekirse, ilk bölümden itibaren heyecan başlıyor. Oyuna, sizin klonlarınızla dolu ve akıl hastalarının onların içlerini deştiği bir yerde başlıyorsunuz. SWAT'ın sarmış olduğu bir binada, tek başınıza bu cehennemden kurtulmaya çalışıyorsunuz. Buna benzer birçok bölüm var. Öldüreceğimiz adamların çoğu zengin hayatı yaşadığından doğal olarak bölümlerde çok fazla striptiz yapan kadınlar görmek mümkün. Birilerinin kalemini kırmak için toplanılan konseyler, Sibirya soğuğunda karla mücadele ve daha fazlası. Bölümlerin atmosferi de basitçe tepeye bir Güneş veya Ay konularak yapılmamış. Bölümlere uydurulan kar ve yağmur gibi hava şartları oyunun havasını güzelce yansıtmış. Oyunda az rastladığımızı siviller de, bölümlere göre oranın yerlileri. Örnek olarak, Hong Kong'da disko kıyafetleri yerine daha çok geleneksel kıyafetler görüyoruz.

Oyun, karşımıza üç zorluk seviyesiyle çıkıyor; Normal, Expert ve Professsional. Yapımcılar zorluk seviyelerini neyi baz alarak oranlamış belli değil. Oyunu Expert seviyesinde bitirmiş olmama rağmen oynadığım süre toplandığında 8-10 saati geçmez. Professional seviyesinde ise kolay kolay “Silent Assassin” yapmanız mümkün olmasa bile, eğer iyi bir oyuncuysanız sizin için sorun olmayacağından eminim. Normal seviyeyi anlatmama gerek yok sanırım. Normal seviye çok çok kolay.

Ve geldik 47'nin dostlarına; silahlara... Her oyunda olduğu gibi Contracts'ta da silahlar büyük önem taşıyor. Özellikle karakterimizin bir ölüm makinası olduğunu düşünürsek, burası es geçilmeyecek bir nokta. Oyunun kısa olmasına rağmen bolca silahımız var. Pompalılar, birkaç çeşit sniper, UZI, ikili tabancalar, kalaşnikov, ağır makinalılar, taramalılar, et çengeli ve boğaz sıkma ipi bunlardan bazıları.

Oyunda genel olarak Hong Kong, Paris, Romanya, İngiltere, Rotterdam ve Budapeşte'deki kötü adamlarla savaşıyoruz. Bundan başka, otelde bir kimyasal silahı ele geçirme, yasak fotoğrafları yok etme, denizaltını havaya uçurma gibi görevler de yer alıyor. Fakat çoğu görevdeki amaçları anlayabilmiş değilim. Bazı nedenlerden dolayı belirli kişileri öldürmemiz gerekiyor fakat bazılarında aynı şey geçerli değil. Bu adamlar kimdir, neden öldüreceğiz, bu bir çelişki midir? Bu üçünü istiyorum. Her ne kadar anlamını bilmediğimiz bölümler olsa da görevler zevk verici. Onlarca adamın içinden birini öldürüp kıyafetini giyerek onların arasına dalmak, dikkat çekince bir anda kendinizi zor bir çatışmanın içinde bulup kaçmaya çalışırken bir kaçını saf dışı bırakmak gerçekten harika sahneler. Ayrıca oyun, TPS türlerindeki gibi önüne çıkanı vur yerine, biraz da bu işi sessiz yoldan yapmanızı istiyor. Buna göre de Silent Assassin başarısı yakalıyorsunuz. Fakat, ben leş bırakarak gitmek istiyorum diyorsanız, onun da ayrı bir zevki var.

Oyunun oynanış bakımından bir zorluğu olmasa da, zorlandığımız noktalar tabii ki olacaktır. Oyunlardaki en önemli noktalardan birisi de "Save" unsurudur. Oyunlarda genel olarak, istediğimiz kadar save edebilmemiz veya belli save noktalarında save edebilmemiz tasarlanmıştır. Hitman de ise bu durum biraz daha zorlaştırılmış. Oyunda adım başı save edebilme gibi bir lüksünüz bulunmuyor. 12 bölümün her birinde en fazla 7 save hakkınız var. Save edeceğiniz yerleri iyi ayarlayıp, gereksiz savelerden kaçınmalısınız. Eğer oyunda zorlanıyorsanız, bazı bölümlerde 7 hakkın fazla gelebileceği gibi, çok az geldiği zamanlar da olacaktır.

Oyun kolay olsa da, yapay zekada pek bir sorun yok. Yapay zekaya iyi desek yalan olmaz. Sadece yapımcılar onları kolay ölür yapmışlar o kadar. Kılık değiştirip, ne kadar özen gösterseniz bile yanlarından geçerken %80 sizin kim olduğunuzu fark edebiliyorlar. Şüphe duyguları iyi bir düzeyde ayarlanmış. Bu konuda fazla söylenebilecek bir şey yok. Yapay zeka sınıfı geçti.

Oyunda size en büyük yardımı da tartışmasız harita sağlıyor. Harita oyundan ayrı bir ekranda açılıyor. Buna rağmen çok iyi düşünülmüş olunacak ki, haritaya baksanız bile oyun halen devam ediyor. Bunun dışında, diyelim ki siz ikinci kattasınız. Haritayı kullanarak birinci katı, zemin katı ve dışarıyı görebiliyorsunuz. Bu eksi bir durum. Oyunda doğru düzgün olmayan zorluğu daha da düşürmüş.

Grafiklere gelelim. Grafikler son zamanların oyunlarında gördüğümüz grafikler kadar olmasa da sınıfı geçer nitelikte. Elinizde büyük bir silah taşırken merdivenden çıkar veya inerseniz, silahınızın duvarın içine güzelce girdiğini görebilirsiniz. Silah efektleri ise Max Payne'e çok benziyor. Kısacası burda da sorun yok. Fakat Max Payne'deki gibi ne kadar çatışmaya girerseniz girin, giydiklerinizin hasar almadığını göreceksiniz. Açıkçası ben öyle çatışmalardan kıyafetlerimin yırtılmasını bırakın, kıyafetsiz kalırdım. Bir de önemli bir nokta, oyun içindeki bitkiler ve diğer nesneler gerçek zamanlı etkileşimden uzak kalmış. Son zamanlarda çoğu oyunda görebildiğimiz bu özelliğin Hitman gibi bir oyunda es geçilmemesi gerekirdi.

Hep kötü yanlarından bahsedecek değiliz tabii ki. Düşmanlarımızı kafadan vurduğumuzda çıkan kanların etrafa sıçraması çok güzel olmuş. Bunda da dikkat edilmesi gereken nokta, düşmanı kafadan vurduktan sonra, cesedin birkaç metre yükselip, havada birkaç güzel hareket yaparak yere düşmesi. Ben oynarken çok eğlendim. 47'nin canı tamamen bittiğinde ise çok güzel görüntüler var. Filmlerdeki gibi, hemen vurulduğunuzda nalları dikmeyip bedeninizi tamamen kaybedene kadar siyah-beyaz bir ekranda birkaç mermi sıkmanıza izin veriliyor. Bölümlerin hepsinde belli bir kişiyi öldürmeniz gerektiğinden eğer bu kişinin yakınındaysanız, o an birkaç el ateş ederek öldürme görevini yerine getirebilirsiniz. Ama her bölümün sonunda bir çıkış noktasına gitmeniz gerektiğini düşürsek, bu, bölümü bitirmek için sizin işinize yaramıyor. Tabii ki oyunlarda rastlamadığımız bir şey ve işimize yaramayacağı yönünü umursamamız bile gereksiz. Sonuçta o sahnelerde gerçekçilik var.

Oyunun müzikleri Jesper Kyd adlı kişiye ait. Hitman'e yakışır bir şekilde, müziklerde gerilim tarzı baz alınmış. 47'nin sesi ise karaktere çok iyi oturtulmuş. Durgun, acımasız ve sert...

Oyunun sistem gereksinimleri normal bir oyun bilgisayarını zorlayacak şekilde değil. Bu zamanın iyi oyunlarıyla birlikte gelen yüksek sistem gereksinimleri Contracts'da karşımıza çıkmayarak oyunculara rahat bir nefes aldırıyor. 1.6 Ghz'lik bir işlemci, 256 MB Ram ve 64 MB'lık bir ekran kartıyla oyunu rahatça oynayabilirsiniz.

Hitman’in bu üçüncü oyunla beraber uzun süre konuşulacağı kesin. İçinizdeki katili ortaya çıkarmanın vakti geldi de geçiyor. Ne diyelim ki; umarız Contracts'ın devamı gelir ve umarız çıkacağı zamana ayak uydurabilir. Devamı gelene kadar bu oyunun sonuna kadar tadına varmaya bakın. İyi oyunlar.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive