‘Demo İnceleme’ başlığı göründüğünde verilebilecek tepkiler konusunda şöyle bir düşündüm. Aklıma ilk gelen tepki, “Yine mi sen lan, oğlum öl artık, yeter!” gibi bir şey oldu ki, burada muhatap olarak alınan şahıs FIFA’nın ta kendisi. “Neyse, okuyalım da ne var ne yok görelim.” şeklinde bir tepki verilmesi de olası. Sona kalan ve söylenmesinin pek de ihtimali olmayan tepki şekli ise, “Oh be! Hele şükür çıktı, oynayalım.” İlk tip tepkilerin demoyu oynamayanlar tarafından, ön yargılı bir şekilde ileri sürüldüğünü düşünüyorum ben. Bir demo ile oyun, tamamı oynanmışçasına eleştirilemez, hayır. Biz burada sadece demoyu eleştirelim, tam sürüm hakkında bilgi verelim, oyuna eklenen yeni özellikleri ve getirilerini tartışalım, başka oyunlara dalıp kıyaslama olayına girmeyelim. Sen sağ ben selamet, bu fikir alışverişini bitirelim.
İlk önce oyunun tanıtım sürümünden bahsedelim derim. Ufak bir yolculuk gibi düşünün; oyuna gireceğiz, bir maç yapıp (aslında bir değil, yarım. Hacı, öğrenci uzatsana) ayrılacağız. Oyuna girdim o zaman.
Bilenleriniz vardır, oyun açılırken tescil duyurusu ve lig listesi önce gelir FIFA’da. Daha önce sadece FIFA 2000’de gördüğümüz ve altı yıldır hasretini çektiğimiz bir ligin oyuna dahil olduğunu görmek, FIFA 07’nin daha ilk dakikadan hoş bir izlenim bırakmasını sağlıyor, bizim için. Ha, direkt “Turkcell Süper Lig geliyor!” diye giriş yapmak saçma oldu ama dedim ya, sırayla gidiyoruz. Ardından giriş filmi geliyor. Oyun içi grafikleri ile hazırlanmış, vasatı -zorla- aşan bu videoyu izledikten sonra menüye ayak basıyoruz. Son yıllarda çıkan FIFA’ların sadece menü farklılıkları ile ayırt edilebildiğini hatırladıktan sonra derin bir “Of!” çekip, tek devrelik maçımızı yapmak üzere takımlarımızı seçiyoruz. Tabii bu arada eski FIFA’lardan birini oynayacağımızı sanıyoruz.
Futbolcular sahaya çıkarken World Cup’ta gördüğümüz adrenalin efektlerini de beraberlerinde getiriyorlar. Oyuna başlıyoruz… İlk saniyeleri biraz afallamış, biraz “bu ne lan?!”lık geçiriyoruz tabii (yeni kelimeler türetmekte üzerime yoktur bu arada). Oynanıştaki (bâriz) değişikliği fark etmiş oluyoruz çünkü. Bu farkları maddeler halinde yazayım ki birbirine girmesin.
- Adamlarımız biraz daha hantal artık; bu gerçekçilik sağlıyor hâliyle. Ama yan etkisi ise ‘kalaslık’. Yani, bana göre FIFA ile PES’in oynanışlarındaki en büyük fark artık ortadan kalkmış oluyor. Biraz iddialı konuşuyorum ama PES’teki oyuncular çalımdan ziyade depar kullanıyorlardı. FIFA ise hareketler ile ön plâna çıkıyordu. Artık oyuncular daha gerçekçi hareket ediyor ama çalım kavramı da aynen dip, mi acaba?!
- Ama çalım kavramı yok olmuyor, e olsaydı ben ne anlardım ki o değişiklikten? PES taklidi olurdu; ama olmuyor. Nitekim oyuncular eskisinden daha profesyonel çalımlar atıyor. Örneğin, sadece Ronaldinho (Ronaldenyo – K.K.’yi saygıyla selamlıyoruz ayrıca) ile yapabileceğiniz bir hareket bile var, meşhur ‘bilek’ hareketi tabii. Hâliyle her klas futbolcu için geliştirilmiş çalım şekilleri var.
- Artık refleksleri gelişmiş kalecilerimiz var; birçok şekilde kurtarıyorlar topu. Yalnız 06’da ve önceki sürümlerde yaşanan bazı aksilikler yine meydana gelebiliyor. Ama dediğim gibi, topun geliş şekline, hızına, yüksekliğine vs. daha mantıklı tepki veriyorlar. Hâliyle ceza sahası dışından gol atmak biraz daha basitleşiyor, sert ve düzgün vurmanız yeterli.
- Oyun artık biraz daha sert, özellikle benim gibi gamepad kullanıp karşınıza klavye kullanan bir FIFA’cı alıyorsanız maç kıpkırmızı oluyor. Sebebi ise açık: Her oyuncu ile şık çalımlar atamıyorsunuz. Hele tutup da Meksika’daki telaffuzu imkânsız takımları alıyorsanız (bkz. MarsH), çalımı unutup yön tuşlarına abanmanız gerekiyor. Ama yukarı aşağı derken kendinizi rakip ceza sahası içerisinde de bulabiliyorsunuz. Karşınızdaki adam da siz her yön değiştirdiğinde gayri ihtiyarî kaydığı için… Eh gerisi mâlum; sansür.
Gelelim diğer bir merak konusu olan grafiklere… Heyecan yapmayınız lütfen, eski oyunlardan çok da farklı değil. Oyuncu modellemeleri aynı, saha kenarı aynı, tribünler de aynı; aynı oğlu aynı! Ama gölge kavramı biraz daha gelişmiş. Bu gelişmişlik sadece uzunlukları için geçerli; gündüz oynanan bir maçta gölgeler daha uzunken, başka durumlarda hâl farklı oluyor. Bunun dışında bahsedilecek bir şey bulamadığımdan seslere geçiyorum. Müzik kalitesini tartışmadan saha içine dalalım; tribünler olağanüstü. Her takım seyircisi farklı ve maça daha hâkimler. Sıkıcı ilerleyen bir maçta ölüm sessizliği ile maça odaklanırlarken, kızışan bir maçta resmen coşuyorlar. Örneğin bir futbolcu kayarak topu alıyorsa, “hoo!” sesleri yükseliyor, tabii hep aynı şekilde tepki veriyorlar ki aksi olsa şaşırıp ölebilirdik, Allah muhafaza.
SONUÇ:
Dipten uca, bir menajerlik oyununu aratmayacağı savunulan Menajerlik bölümü ile gerçek fikstürlerin akışı belirlediği “interaktif” ligler ile beraber gelen yeni oynanabilirliği ve şekli ile geçmişi biraz unutturacakmış gibi görünüyor FIFA.