Yıllar yılı FRP’lerde hep iyi karakterleri oynattık arkadaşlar. Ama yetti gayri! Bundan böyle yaşasın kötülük!
Keeper’da sizin üzerinize düşen, iğrenç iyi yürekli kahramanların tacizine uğrayan zindanınızı düzenli bir şekilde yönetmek. Yer altındaki kaynakları kullanarak tıkır tıkır işleyen bir zindan kurmanız lazım. Zindanınız ne kadar gelişmiş olursa, o kadar güçlü yaratıkları kendinize çekebilirsiniz. Tabii kurduğunuz o güzelim, karanlık, kokuşmuş zindanınıza sık sık kahramanlar dalacaktır. Zindanınızın merkezi konumundaki Dungeon Heart’a ulaşıp yok etmeye çalışan bu zındıkları durdurmak için, yaratıklarınızın yanı sıra elinizde birçok pis tuzak, sizin ve yaratıklarınızın yapabildiği büyüler var. Eğer savaşı tepeden izlemek size göre değilse, istediğiniz bir yaratığı Possession büyüsü ile kontrolünüze alıp kendinizi savaşın ortasında da bulabilirsiniz ki, bu Dungeon Keeper 2’yi benzerlerinden ayıran en önemli özellik. Bölümler ilerledikçe, yapabildiğiniz odalar artacak, zindanınıza daha güçlü yaratıklar gelecek ve kahramanlara tam anlamıyla cehennemi yaşatacak büyüleriniz olacak, ama kahramanlar da armut toplamıyor tabii, onlar da güçlenecek.
Dungeon Keeper 2 hakkında Bullfrog’un Peter Moleneux olmadan yaptığı ilk oyun olması itibariyle, başlarda pek ümitli olmadığımı itiraf etmeliyim. Tabii bütün tükürdüklerimi afiyetle yutmak durumundayım, çünkü Keeper 2 en vahşi hayallerimde bile düşleyemeyeceğim kadar iyi çıktı. Oynanış şekli birincisi ile hemen hemen aynı, ama grafik, ses ve içerik olarak büyük yenilikler var. 3D kartların nimetlerinden sonuna kadar yararlanıyor. Işıklandırma, gölgeler, karakter animasyonları şimdiye kadar bir 3D stratejide gördüklerimin arasında en iyileri diyebilirim. Yaratıkların animasyonları, özellikle Possession büyüsü ile birisinin içine girip kontrol etmeye başladığınızda kendinizin göreceğiniz gibi, herhangi bir FPS kadar iyi.
Değişik bir strateji arıyorsanız, arşivinizden çıkartıp oynamanız gereken bir oyun Dungeon Keeper 2.
