Gönderen Konu: American Farmer (PC)  (Okunma sayısı 642 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
American Farmer (PC)
« : 01 Ağustos 2007, 00:19:23 »
Herhangi bir oyun yapmak zor olduğu kadar kolaydır da aslında. Zaten eğer böyle bir işe başladıysanız, hali hazırda gözden çıkartacağınız hem maddi hem manevi kayıplarınızın yanında bir miktar da bu işle ilgili deneyim ve yeteneğiniz olmalı. Bu nokta hak vereceğiniz üzere yapacaklarınızın zor olanını oluşturmaktadır çoğunlukla. Peki bir oyun yapıyorsanız ortada bir de konu olması lazım, hangi platformda oyun yapacaksanız yapın; bu da kolay olsa gerek. Çünkü etrafta çok fazla materyal var. Hemen aklıma “bilgisayar toplama oyunu” geldi mesela. Maksat oyun yapmak değil mi?! Yavaş yavaş bu piyasa da çöplük haline gelmeye başladı; ama, çok da ilginç bir konsept olur bu fikir. Satar da. Evet, ben yapayım bunu ilerleyen zamanlarda. Tıpkı Bold Games’in “çiftçilik” oyunu yaptığı gibi.

Kaz Toprağı, Ek Pancarı

American Farmer; enteresan bir oyun. Öncelikle hiç akla hayale gelmeyecek bir konuyu işlediğinden dolayı ilgimi çekti ve In Fisherman ile bir miktar da olsa sempatimi kazanan Bold Games çıkışlı bir oyun olmasından dolayı güvendim, aldım. Sonucunda da insanı fazlasıyla üzen görüntülere mahsur kaldım. Benim bu alışılmadık türden oyunları oynama merakım yüzünden başıma çok kötü işler gelecek ya, hadi hayırlısı. “Ben yandım eller yanmasın” diye bu oyunun da derin teknik noktalarına da bir göz atalım bakalım(?).

Oyunda tarım ve hayvancılık ile geçinen bir kırsal kesim insanını ve onun ailesini yönetiyorsunuz. Tabi karakterlerimiz sürekli bu işlerle haşır neşir olduklarından dolayı toprak ana ile ilgili en ince ayrıntıları bile biliyorlar. İstediğiniz bir haritayı seçerek oyuna başlıyorsunuz direk, herhangi bir tutorial kısmı olmadan. İşte en büyük hata da burada, böylesi sıra dışı bir oyunda eğitim kısmı olmaması. Mönülerde geziniyorsunuz ve “Aa, bu neymiş?” diye onları seçerek oyuna alışmaya çalışıyorsunuz. Traktörler alıyor, bunların arkalarına takılacak ekme biçme römorklarını da ekleyerek oyunun başında size hazır olarak verilen tarlanızı işleyerek ürün alıyorsunuz. Depolara koyarak biriktiriyorsunuz, sonra bunları satarak yeni alet edevat alıyorsunuz ve çark aynı yönde dönmeye devam ediyor.

Oyuna alışabilmek hayli zor ve sıkıcı. Gerçi orta bir İngilizce seviyesi ile neyin ne işe yaradığını, nasıl kullanılacağını anlayabiliyorsunuz; ama, bunları uygulamaya geçirmek için gerçek bir çiftçi ile ilişki kurmalısınız. Topraktan verim almanın bu kadar zor olacağını bilmezdim. En azından her türlü sıkıntıya böceklerin yol açacağına inanmazdım. Onları ilaçlayınca yetiştirdiklerinizi yok olması da sizi üzmekten öte bir şey yapmadığına da şaşıracak değildim. Zaten gerçekten yok bunlar, hepsi zahiri. Bu da benim tek avuntum olsun bari.

At Gübreyi, Biç Buğdayı

Oyun grafik açıdan da hiçbir şey vaat etmiyor. Oyunu strateji ekranında olduğu gibi yukarıdan izliyorsunuz ve bir süre sonra yaptıklarınızdan sıkılıyorsunuz. Kamerayı yaklaştırıp uzaklaştırma imkanınızın size sunulması da ne oyunu yukarıdan oynuyor olmanızı, ne de yaptıklarınızdan sıkılacak olmanızı değiştirmeye yetmiyor haliyle. Çok küçük grafikler ve birbiriyle orantısızlıklar fazlaca gelişigüzel bir görüntü sergiliyor. Bir traktör ile koca tahıl ambarının neredeyse eşit büyüklükte olması inanılır değil. Bu ve bunun gibi daha bir çok komiklikler oyuna ısınmadan soğumanızı sağlamada çok başarılı. Gel gelelim bir de araçlarınızın aşırı süratli hareket ediyor olmaları da apayrı bir sorun.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive