Gönderen Konu: Hubb-i fillah buğd-i fillah  (Okunma sayısı 679 defa)

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.432
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Hubb-i fillah buğd-i fillah
« : 22 Temmuz 2007, 13:21:55 »
Hubb-i fillah buğd-i fillah
Sual: Hubb-i fillah buğd-i fillah ne demektir?
CEVAP
Sevdiklerini sırf Allah rızası için sevmek, düşmanlık ettiklerine de sırf Allah rızası için düşmanlık etmek demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İbadetlerin en kıymetlisi, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır.) [Ebu Davud]

(Üç şey imanın tadını artırır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen müslümanı Allah rızası için sevmek ve Allah�ın düşmanlarını sevmemek.) [Taberani]

(İnsan, dünyada kimi seviyorsa, ahirette onun yanında olacaktır.) [Buhari]

(Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlm.]

Allahü teâlâ, Hazret-i Musa�ya sordu:
- Ya Musa, benim için ne işledin?
- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekat verdim, zikrettim.

- Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekatlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın?

- Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?
- Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?

Musa aleyhisselam, Allahü teâlâyı sevmenin, Onun için olan en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah olduğunu anladı. (Mektubat-ı Masumiyye)

Cenab-ı Hak, Hazret-i İsa�ya da vahyetti ki:
(Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.) [K. Saadet]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık, aşıkların elinde ve iradesinde değildir. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz. Buna yalancı denir. Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir. Büyükler, (Sevdiğin zatı inciten kimseye gücenmez isen, köpek senden daha iyidir) demişlerdir. Allahü teâlânın düşmanlarını sevmek, insanı Allah�tan uzaklaştırır. Onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz.) [c.4, m.29]

(Muhammed aleyhisselama uymak için, Onu tam ve kusursuz sevmek lazımdır. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman bilip sevmemektir. Sevgiye müdahene [gevşeklik] sığmaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez. Cem-i zıddeyn muhaldir. Yani iki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir.) [m. 165]

(Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerine hakaret ve kötülemek olur. Allahü teâlâ, habibi olan Muhammed aleyhisselama, İslam düşmanları ile savaşmayı ve onlara sertlik göstermeyi emrediyor. Allahü teâlâ, kâfirlerin, kendi düşmanı ve Peygamberinin düşmanı olduklarını bildiriyor. Allah�ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah�a düşman olmaya sürükler. Bir kimse, kendini müslüman zanneder, Kelime-i tevhidi söyleyip, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki, bilmez ki, böyle, [Allah�ın dostlarını sevmemek veya Allah�ın düşmanlarını �şu iyilikleri de var� diye sevmek] gibi çirkin hareketleri, onun imanını temelinden götürür.) [m. 163]

Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki:
(Kâfirleri sevmemek Kur�an-ı kerimde açıkça emredilmiştir. Kur�an-ı kerime uymamız farzdır.) [m.29]

Kâfirleri sevmeyi haram eden âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:
(Allah�a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah�ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.) [Mücadele 22]

(Kâfirleri dost edinen, Allah�ın dostluğunu bırakmış olur.) [Âl-i İmran 28]

(Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, [İslam�a olan düşmanlıklarında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]

(Ey iman edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin, onları sevmeyin!) [Mümtehine 1]

Allahü teâlâ, Eshab-ı kiramı, (Kâfirlere gadab ederler, birbirlerine merhametlidirler) diye övmektedir. (Feth 29)

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâyı sevmeyen ve Onun düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için seven ve kâfirleri düşman bilen, Allah�ın sevgisine kavuşur.) [İ.Ahmed]

(Allahü teâlânın dostunu seven, düşmanına buğzedenin imanı kâmildir.) [Ebu Davud]
(İsyan edenlere düşmanlık ederek, Allahü teâlâya yaklaşın!) [Deylemi]
(Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani]

Halife Ömer�e, (Hire�li bir hıristiyan var. Çok zeki, yazısı da çok güzel, bunu kendine katip yap) dediler. Kabul etmedi. Aşağıdaki âyet-i kerimeyi okuyup, (Mümin olmayan birini dost edinemem) dedi

Ebu Musel Eşari hazretleri anlatır: Halife Ömer�e dedim ki:
- Hıristiyan katibim çok işe yarıyor.
- Niçin, bir müslüman katip kullanmıyorsun? (Ey müminler! Yahudi ve hıristiyanları sevmeyin) âyetini işitmedin mi?
- Dini onun, katipliği benim.
- Allahü teâlânın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah�ın uzaklaştırdığına yaklaşma!
- Basra�yı onunla idare edebiliyorum.
- Hıristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir!
Kâfirleri sevmemek gerekir ise de, dinimizin emri gereği, onlara eziyet etmek, kalblerini incitmek haramdır. Sevmemek ayrı, onları üzmek ayrı şeydir. Onlarla ticaret yapılır, aldatılmaz, kötülük yapılmaz. Herkese olduğu gibi onlara da iyi davranmak lazımdır. Hatta hidayete kavuşmaları, müslüman olmaları için dua da edilir.

Dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. Bir hadis-i şerifte, (İnsanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir) buyurulmuştur. (İbni Lâl)

Bunun için kâfir de olsa, bir kimseden kendini üstün görmek caiz değildir. Çünkü kâfir, müslüman olup ebedi saadete kavuşabilir, müslüman da, Allah korusun küfre düşüp Cehennemlik olabilir.


Kişi sevdiği ile beraber olur
Sual: Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?
CEVAP
İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.
(Allah ve Resulünü seviyorum) diyen bir zata, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.) [Müslim]

Âlimler, (Kişi sevdiği ile beraber olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:
Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur.

Bir kimse de hem müslümanları, hem de gayri müslimleri sever, gayri müslimlerin itikadlarını beğenirse, gayri müslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)

Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Arşın etrafında nurdan kürsülerde, nur gibi parlayan zatlar bulunur. Peygamberler ve şehidler bunlara imrenir. Bunlar, Allah için birbirini seven, Allah için buluşan, Allah için birbirini ziyaret edenlerdir.) [Nesai]

(Allahü teâlâ buyurur ki: Benim için birbirini ziyaret eden sevgimi kazanır. Benim için birbirini seven sevgime mazhar olur. Benim için veren, sevgimi hak eder. Benim için birbirine yardım eden, muhabbetimi kazanır.) [Hakim]

(Allahü teâlâ kıyamette buyurur ki: Benim azametim için birbirini sevenleri hiçbir himayenin bulunmadığı bugün, rahmetim altında himaye ederim.) [Müslim]

(Allah için dost olan kimseyi, Allahü teâlâ, Cennette hiçbir ameli ile ulaşamayacağı yüksek dereceye yükseltir.) [İ.E.Dünya]

(Birbirini Allah için seven iki kişinin Allah katında en kıymetlisi, arkadaşını daha çok sevendir.) [Hakim]

İsa aleyhisselam, (Allah düşmanlarına buğzederek, Allahü teâlânın sevgisini kazanın! Onlardan uzaklaşarak Allah�a yaklaşın! Onlara kızarak Allah�ın sevgisini arayın! Gördüğünüz zaman Allahü teâlâyı hatırlatan, sözü ile iyiliklerinizi artıran ve sizi iyiliğe teşvik edenlerle arkadaşlık ediniz!) buyurdu.

Allahü teâlâ Musa aleyhisselama: (Herhangi bir arkadaşın, seni benim sevgime teşvik etmezse, o senin düşmanındır) buyurdu. Davud aleyhisselama da, (Kendine dost ara! Beni sevmekte sana uymayanlarla arkadaşlık etme! Çünkü onlar senin düşmanındır, kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırmaya çalışır) buyurdu.) [İ. Gazali]

(Allahü teâlâ, "Benim için birbirini seven, benim için toplanıp dağılan, benim için birbirini ziyaret eden, benim için birbirine yedirip içiren kimseleri severim" buyurdu.) [İ.Malik]

(Kıyamette Arşın gölgesinde bulunacak yedi sınıf kimseden birisi de Allah için birbirini seven, Allah için toplanıp Allah için dağılan kimselerdir.) [Buhari]


İzzet ve şeref isteyen
Sual: Birbirlerine izzet şeref vermek insanların elinde midir?
CEVAP
Şeref kelimesi sözlükte, yükseklik, büyüklük, yüksek mertebe, insanlar arasında geçerli ve makbul olma, cenab-ı Hakka itaat ve yüksek hizmeti ile çok ihsana kavuşma demek olup, gerçek şeref, yalnız Müslümanlıktadır. Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(İzzet ve şeref isteyen, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah�ındır.) [Fatır 10]

(Kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet, şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, bütün izzet yalnızca Allah�a aittir.) [Nisa 139]

(�Eğer bu savaştan Medine�ye dönersek, andolsun ki, şerefliler, alçakları oradan çıkaracak� diyorlardı. Oysa, şeref Allah�ın, Peygamberinin ve Müminlerindir.) [Münafikun 8]

(Allah indinde en üstününüz, en şerefliniz takvada en ileri olandır.) [Hucurat 13]
[Takva, Allah�a ve Resulüne inanıp, emirlerine riayet etmektir.]

(Kur�an-ı kerim, şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.) [Hakka 40, Tekvir 19]

(Yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere [Cennete] koyarız.) [Nisa 31]

(De ki, mülkün gerçek sahibi olan Allah�ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden geri alırsın. Dilediğini aziz, şerefli; dilediğini de zelil edersin.) [Al-i İmran 26]

Allahü teâlâ, son âyet-i kerimede insanları dört sınıfa ayırmıştır:
1- Hem mülk, hem de şeref verdikleri. [Süleyman aleyhisselam gibi]
2- Mülk verip, şeref vermedikleri. [Firavun, Nemrut gibiler]
3- Şeref verip, mülk vermedikleri. [Mülk sahibi olmayan her Müslüman böyledir]
4- Şeref ve mülk vermedikleri. [Mülk sahibi olmayan her kâfir böyledir]

Peygamber efendimiz de, (Şeref ve üstünlük, mal ile değil, ilim ve irfan iledir) buyuruyor. Üstünlük, şeref, büyük bir zatın yakını olmakta da değildir. Kan bakımından daha yakın olan, daha üstün olsaydı, Hazret-i Abbas, Hazret-i Ali�den daha üstün olurdu. Kan bakımından çok yakın olan Ebu Leheb�de ise, şeref ve üstünlük hiç yoktur.

Hazret-i Ömer, kölesi ile nöbetleşe deveye biniyorlardı. Şam�a girerken deveye binme sırası köleye geldiği için, köle deve üzerinde idi. Şam ordusunun kumandanı olan Ebu Ubeyde bin Cerrah, bir heyetle karşılayıp, (Ya Halife! Böyle ne yapıyorsun? Bütün Şamlılar, bilhassa Rumlar, Müslümanların halifesini görmek için toplandılar. Sana bakıyorlar. Bu yaptığını beğenmezler) der.
Hazret-i Ömer buyurur ki:
(Ya Eba Ubeyde! Senin bu sözün, buradaki insanlar için çok zararlıdır. İşitenler, insanın şerefini, vasıtaya binerek gitmekte ve süslü elbise giymekte sanacaklar. Şerefin, Müslüman olmakta ve ibadet yapmakta olduğunu anlamayacaklar. Biz aşağı insanlardık. Allahü teâlâ Müslüman yapmakla bizleri şereflendirdi. Allahü teâlânın verdiği bu şereften başka şeref ararsak, Allahü teâlâ bizi yine zelil eder. Her şeyden aşağı eder. İzzet, İslam�dadır. İslam�ın ahkamına uyan, aziz olur. Bu ahkamı beğenmeyip, izzeti, şerefi, saadeti başka şeylerde arayan zelil olur.)

Çevrimdışı Diego

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 18.394
  • Puan 9702
  • Cinsiyet: Bay
    • MSN Messenger - Diego@oyunsieniz.com
    • Yahoo Instant Messenger  - furkankirik@yahoo.com.tr
    • Profili Görüntüle
    • GencMerkez
Hubb-i fillah buğd-i fillah
« Yanıtla #1 : 22 Temmuz 2007, 13:24:41 »
BİLGİ İÇİN SAOL

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.432
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Hubb-i fillah buğd-i fillah
« Yanıtla #2 : 22 Temmuz 2007, 13:33:39 »
eyw furkan

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Hubb-i fillah buğd-i fillah
« Yanıtla #3 : 05 Ağustos 2007, 21:46:13 »
Paylaşım için teşekkürler kardeş
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive